9 Ağustos 2011 Salı

HACI BEKTAŞ"a YOLCULUK

Bugün 9 Ağusto.Şuan Anadolu Ünv. Japon misafirhanesinin girişindeki bilgisayardayım. Yarın gece alan araştıması için ekip ile Nevşehir'e doğru yola çıkacağız. Kendimi çok keyifli ve enerji dolu hissediyorum. Biraz önceyemek yedim. Pilav az yağlı idi tam sevdiğim  gibi  ancak cacığı beğenmedim. Sanırım salatalığı çok sevdiğim  için  ve salatalıkta  cacık olmadığı için sevmedim. Gülbin  Hatay plakası yaşında  dünya tatlısı idealist  bir akademisyen. Geleceği   çok parlak.  Eski  hallerimi hatırlattı bana. Aramızda  kalsın yaşlandığımı hissettim. Hayatımda ilk  kezz aşağıya doğru inilen bir misafirhanede kalıyorum. Çokta enteresan sanki aşağıya inerken deniz  kenarından çıkacak gibi hissediyorum.

Bu arada hemşireler gibi günlerdir,  beyaz giyiyiyorum.  sanıırm kendimi melek olarak hissetmek ister gibi bir halim  var. Çok heyecanlıyım  bu araştırma   için. Değişik deneyimler  ve hiç tanımadığım insanlar arasında  beraber çalışmak  çok güzel. Ruhen  hem içinde  hem de çok dışındayım  herşeyin. Sınırlardayım ya  resmen. hatta  sınır ihlali yapmak istiyor canım. Hacı Bektaş bir  sınır değil ama  bu araştırma  koşullarında  iyi başarı  olacak bunu  hissediyorum.  Bloğumu okuyan  ve izin alamayan arkadaşlara sesleniyorum.
Bundan sonra  Yıllık izinlerinizi  sadece araştırmalara harcayın.. Çünkü ARAŞTIRMA bize  yasak.  Sevgiler

6 Temmuz 2011 Çarşamba

EY AŞK GEL BANA

Ey aşk beni parçala, beni göm
Beni dağıt, savur yüreğimin küllerini
Denizlere karışsın uzaklaşşsın benden
Gözlerim beklemkten kör  olsun
Kulaklarımda sesin olsun yalnızca
Dudaklarım çatlasın sensizlikten
Sarsınsın anılarım yerinden kaybolsun
Yok olsun tüm hayallerim, beni durdur
canım yansın, ruhum ölsün, herşeyim sussun
Ey aşk yerterki ol sen, ben kaybolayım

BİLİM İŞLERİ Mİ YOKSA FİLM İŞLERİ Mİ ?

Nerde kaldı o eski idealizm. İşime bayılırdım ve koşa koşa gelirdim. Şimdilerde herşeyi birbirine karıştırdıkları için canım sabahları kalkmak bile istemiyor. TV'lerde film göstermeye ne gerek var. Bilim adı altında film işlerle uğarşıyoruz. ayrıca imla noktalamalarda umrumda değil. bilim bitti işimiz noktalama işaretlerine kaldı. Küçük filmlerden büyük senaryolar çıkar nede olsa........

20 Haziran 2011 Pazartesi

CANIM YANIYOR

Sezen Aksu'da nasıl kadın anlamadım. Nasıl böyle tüm hücrelerimi titretecek şarkılar söyleyebiliyor. Bazen canım yanıyor, bazen yüreğim, bazen düşüncelerim. İnsanın aşık olası geliyor sırf şu iç çekişlerini aşayabilmek için sonradan..

Masum değiliz şimdi. Birazdan gitme der, sonradan arkasından tükeneceğiz....

17 Haziran 2011 Cuma

YAŞASIN NARSİSTLER

Eskiden narsist olan insanların, ukala, kendini beğenmiş, bencil insanlar olduğunu düşübürdüm. Ve ön yargılı yaklaşırdım. Şimdi anlıyorumki en doğru olanlar onlarmış.

Eğer özgür  olmak istiyorsak ve aşkın bizi özgür kılmasını istiyorsak, kendimize aşık olmak bunun en güzel  yolu. Düşünsenize, kimsenin onayına ihtiyaç  yok, sevgisine ihtiyaça yok. İstediğiniz tarafı seversiniz, istediğiniz tarafı yok sayarsınız.

başka  birine aşık olup üzülmektense, kendine aşık olmak güçlenmek aynı zamanda yalnızlaşmak daha güzel.
Yaşasın Narsiszm

31 Mayıs 2011 Salı

MİLYARDA BİR TESADÜF

Bu akşam üzeri arkadaşlarımla bir mekanda oturduk. İsimlerini vermek istemiyorum ama çiçk isimleri  ile kodlayayım.Kaktüs, Sümbül, Menekşe, Papatya, Gül, Nergis olsun. Aynı yerde  yan masada yaşları  45 yaş üzeri olan teyzeler  vardı. Ve içlerinden tam altı tanesi bizim arkadaş  grubu ile  aynı isme sahipti. Yani Kaktüs, Sümbül, Menekşe, Papatya, Gül, Nergis. Sümbül  ile Kaktüs birbirne bakıp sanki paralel evrendeyiz bunlar biizm yaşlılığıız mı acaba  dediler. Her tanıdık ismi duyduğumuzda  gözlerimiz şaşkoloz  gibi açılıveriyordu. Çarpıldık  olacakki, bu kentin en işlek cadesinde helyum gazı çekmiş  gibi miyavlak bir sesle  gezdik ve alış veriş yaptık. Herkes şaşkınlıkla baktı  hatta güldü. Bizim umrumuzda olmadı. Akşamın sonunda üçümüz  birbirimize d kardeşliği kurarak ayrıldık. Lilaya bayılıyorm ben ya.   Sevgiler..

24 Mayıs 2011 Salı

A Mesopotamian Prayer


The sin, which I have committed, I know not.
The iniquity, which I have done, I know not.
The offence, which I committed, I know not.
The transgression I have done, I know not.
The lord, in the anger of his heart, hath looked
upon me.
The god, in the wrath of his heart, hath visited me.
The goddess hath become angry with me, and
hath grievously stricken me.
The known or unknown god hath straightened
me.
The known or unknown goddess hath brought affliction
upon me.
I sought for help, but no one taketh my hand.
I wept, but no one came to my side.
May the known and unknown god be pacified!
May the known and unknown goddess be pacified!

“Penitential Psalms.” In Assyrian and Babylonian Literature,
trans. R. F. Harper. New York: D. Appleton, 1901.